Özet
Kitabın son bölümünde yazar, önce çeşitli konularla ilgili olarak öğütler veriyor. Sonra, Mesih’in yaşadığı aşağılanmayı vurgulayarak, kitabın okurlarını kendisiyle birlikte Mesih’in yanında aşağılanmaya katlanmalarına çağırıyor. Bölüm sonunda yazar, bir dua isteği, bir bereket sözü, Timoteos’la ilgili bir haber ve selamlarla kitabı kapatıyor.
1Kardeş sevgisi baki kalsın. 2Misafirperverliği ihmal etmeyin. Çünkü bunun aracılığıyla bazıları, farkında olmadan melekleri konuk ettiler. 3Tutsak olanları, onlarla beraber tutsak edilmiş gibi, ve kötü muamele görenleri, kendiniz de bedende olanlar olarak hatırlayın. 4Herkeste evlilik şerefli, yatak lekesiz olsun. Ahlaksızlık ve zina edenleri Tanrı yargılayacak. 5Yaşayış tarzınız para sevgisinden uzak olsun; elinizdekiyle yetinin. Çünkü Tanrı, “Seni asla bırakmayacağım. Ve seni asla terk etmeyeceğim.” demiştir. 6Bundan dolayı bizler güvenle, “Rab bana Yardımcıdır. Korkmayacağım. İnsan bana ne yapacak?” diyoruz.
Evlerinden uzak olan kardeşlere misafirperverlik göstermek, kardeş sevgisinin önemli bir unsurudur. Yazar, “Çünkü bunun aracılığıyla bazıları, farkında olmadan melekleri konuk ettiler.” derken, İbrahim’den bahsediyor (bkz. Yaratılış 18-19) olabilir. Ayet 3, “kötü muamele görenleri, kendiniz de bedende olanlar olarak hatırlayın.” dediği zaman, muhtemelen bütün imanlıların ait oldukları Mesih’in ruhsal bedeninden söz ediyor (bkz. 10:19-25 ayetleriyle ilgili yorumlar). Ayet 5’te bulunan alıntı, Yeşu 1:5’ten, ayet 6’da bulunan alıntı ise, Mezmur 118:6’dan geldi.
7Önderlerinizi anımsayın. Onlar size Tanrı’nın sözünü ilettiler. Onların tutumlarının sonuçlarını gözlemleyerek imanlarını örnek alın. 8İsa Mesih, dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.
Tanrı’nın sözünü bizimle paylaşmış olan kilise önderlerimizin güvendikleri İsa Mesih, onlara sadık kaldığı gibi, bize de sadık kalır. İsa Mesih değişmiyor.
9Çeşitli aykırı öğretilere kapılıp sürüklenmeyin. Çünkü yüreğin, yiyeceklerle değil, lütuf ile temellenmesi iyidir. Yiyeceklerle meşgul olmuş olanlar, bunlardan yarar görmediler. 10Buluşma çadırına bağlı olan hizmetleri yapanların yeme yetkisine sahip olmadıkları bir sunağımız var. 11Çünkü kanı günah için başkâhin aracılığıyla En Kutsal Yer’e götürülen kurbanların bedenleri, ordugâhın dışında yakılır. 12Bu yüzden İsa da kendi kanıyla halkı kutsal kılsın diye, kent kapısının dışında acı çekti. 13Dolayısıyla biz, O’nun aşağılanmasına katlanarak ordugâhın dışına, O’nun yanına çıkalım. 14Çünkü burada kalıcı bir kentimiz yok. Aksine, gelecekte olacak olan kenti özlemle arıyoruz.
Sonraki ayetlerle bağlantılı olarak, ayet 9’da söz konusu olan yanlış öğretiler, yenebilir kurban etiyle (bkz. Levililer 7:15-16) ilgili olabilir. Ayet 10-12’de yazar, okurlarının dikkatini Yasa antlaşmasının emrettiği kurbanlardan, kefaret sağlamış olan Mesih’in ölümüne tekrar çevirmek istiyor. Yasa’ya göre, Kefaret Gününde sunulan boğanın ve tekenin etinden ne kâhinler ne de İsrail halkı yiyebilirdi. Her iki kurbanın cesedi, ordugâhın dışına götürülüp yakılıyordu (bkz. Levililer 16:27). Bununla paralel olarak Mesih, Yeruşalim kenti dışında çarmıha gerildi (bkz. Yuhanna 19:17-20). Kefaret Günü yasası, İsa’nın günah sunusu olarak öleceğini ve kanıyla halkın günahları için kefaret sağlayacağını önceden resmediyordu. Buna göre, kitabın okurlarıyla bizler, yemeklerle ilgili olan dini uygulamalardan bereket aramak yerine, dikkatimizi ölümüyle günahlarımız için kefaret sağlamış olan Mesih’e çevirmeliyiz. Ayet 13, “O’nun yanına çıkalım.” diyor. Bu ayetin sözüne göre İsa, hâlâ kent kapısının dışındadır. İsa Mesih, Kral olarak kente henüz dönmedi. Mesih’in ilk gelişinde O’nu reddetmiş olan bu dünya, hâlâ O’nu reddetmektedir. Biz Mesih’e ait olduğumuz için, O’nun katlandığı aşağılanmayı benimseyerek, bu dünyanın beğenisi aramadan yüreğimizde O’nun yanına çıkıp orada kalmalıyız. İbraniler kitabının ilk okurları, Yeruşalim kentine kutsal ve kalıcı bir ev olarak bakıyorlardı. Kitabın yazarı onlara, “Çünkü burada kalıcı bir kentimiz yok. Aksine, gelecekte olacak olan kenti özlemle arıyoruz.” dedi. Yazarın bahsettiği kent, göksel Yeruşalim’dir (bkz. 11:16; 12:22). Şimdiki dünyada bize kalıcı bir ev olacak bir kentimiz yok. Gelecekte olacak olan kenti, özlemle arıyoruz.
15Buna göre biz, Mesih aracılığıyla her zaman Tanrı’ya kurban sunusu olarak övgü – yani, O’nun ismini ikrar eden dudakların meyvesi – sunalım. 16İyilik yapmayı ve maddi yardımda bulunmayı ihmal etmeyin. Çünkü Tanrı, bu tarz kurbanlardan hoşnut kalır.
Mesih’in kanının sağladığı kefaret sonsuza dek geçerli ve yeterli olduğu için, Mesih’e iman etmiş olan bir kişinin kurban kesmesi yanlış olur. Buna göre İbraniler kitabının yazarı, Yahudi olan ilk okurlarına olduğu gibi bize de, Tanrı’nın uygun göreceği sunular hakkında bilgi veriyor. Yazar, uygun olacak iki çeşit sunudan bahsediyor. Birincisi, Tanrı’ya övgüdür. Mesih aracılığıyla Tanrı’ya övgü sunuyoruz. Mesih, kanıyla günahlarımız için kefaret sağlamakla, sunacağımız övgü kurbanlarımızı Tanrı önünde makbul kıldı. “O’nun ismini ikrar eden dudakların meyvesi,” bir övgü kurbanıdır (ayrıca bkz. Hoşea 14:2). Tanrı’nın uygun göreceği ikinci çeşit sunu ise, iyilik yapmamız ve maddi yardımda bulunmamızdır. Pavlus’un dediği gibi, …fırsat oldukça herkese, özellikle iman ailesine karşı, iyilik yapalım (Galatyalılar 6:10). “Tanrı, bu tarz kurbanlardan hoşnut kalır.”
17Önderleriniz, hesap verecek olanlar olarak canlarınız uğruna bekçilik yapıyorlar. Bu yüzden onları izleyin ve onlara boyun eğin. Bunu yapın ki, onlar bu görevi inleyerek değil (çünkü öyle olursa size yararsız olur), sevinçle yapsınlar.
Kitabın bu bölümünde yazar, üç kez kilise önderleri konusunu açtı: “imanlarını örnek alın” (ayet 7), “onları izleyin ve onlara boyun eğin” (ayet 17), “önderlerinize selam söyleyin” (ayet 24). Bu vurgu anlamlıdır. Kitabın ilk okurları hâlâ, Yahudilerin Mesih’e imanlı olmayan din önderlerine yönelik bir bağlılık hissetmekte olabilirlerdi. Yazar, hitap ettiği imanlıların şimdi kilisenin önderlerinin örneğini ve sözünü izlemelerinin önemini vurguluyor.
18Bizim için dua edin. Çünkü her şeyde iyi bir şekilde yaşam sürmek isteyip iyi bir vicdana sahip olduğumuzdan eminiz. 19Tez zamanda size iade edileyim diye, dua etmenizi fazlasıyla rica ediyorum. 20Ebedi antlaşmayı sağlamış olan kanda, koyunların büyük Çobanı olan Rabbimiz İsa’yı ölüler arasından diri olarak çıkaran, esenlik kaynağı olan Tanrı, 21Kendi isteğini yapasınız diye sizi her iyi işte donanımlı kılsın. Kendisini memnun edecek olanı, İsa Mesih aracılığıyla sizde yapsın. Mesih’e sonsuza dek yücelik olsun! Amin.
18. ayette bulunan “biz” çekiminin (ayrıca bkz. 2:5; 5:11; 6:9,11-12) kullanımından sonra 19. ayetteki “ben” çekiminin kullanımı, dikkatimizi çekiyor. 19. ayete göre kitabın yazarı (“ben”), daha önce okurlarıyla beraber olmuştu (“size iade edileyim”). “Biz” çekiminin de kullanılmış olduğuna göre, yazarın yanında başka bir kardeş daha vardı. 19. ayete göre yazar, kitabın yazıldığı zamanda hapsedilmiş olabilir. Bu durumda yanındaki kardeş, kitabın yazmanı olabilir. “Esenlik kaynağı olan Tanrı” ifadesi ve buna benzer ifadeler, Pavlus’un yazılarında sıkça bulunuyor (bkz. Romalılar 15:5,13,33;16:20; 2. Korintliler 1:3;13:11; Filipililer 4:9; 1. Selanikliler 5:23). (Petrus da bir kez benzer bir ifade kullandı (1. Petrus 5:10)). Luka kitabının ve Elçilerin İşleri kitabının yazarı olan Luka, Pavlus’la beraber Roma’ya gitti (bkz. Koloseliler 4:14; 2. Timoteos 4:11; Filimon 24; Elçilerin İşlerindeki “biz” ayetleri : 27:1-8; 28:11-16). Pavlus, elçi olarak diğer uluslara gönderildi (Romalılar 11:13; Galatyalılar 1:15-16; 2:7-9; Efesliler 3:8). Ancak İsrailli olarak Yahudiler’in (İbraniler’in) kurtuluşu için derin bir arzusu vardı (Romalılar 9:1-5; 10:1; 11:13-14). Eğer kitabın yazarı Pavlus ise, ismini vermemiş olmasının nedeni, bu olabilir. İbraniler kitabının Grekçe metninde kullanılan dili, Pavlus’un ve Luka’nın diğer yazılarında kullanılan dille kıyaslamak, kıymetli bir çalışma olur. Örneğin, İbraniler kitabında bağlaç veya zamir olarak sıkça kullanılan οθεν (“bundan”) sözcüğü (bkz. İbraniler 2:17; 3:1; 7:25; 8:3; 9:18; 11:19), Pavlus’un mektuplarında hiç bulunmuyor. Oysa Luka, bu sözcüğü kullandı (Luka 11:24; Elçilerin İşleri 14:26; 26:19; 28:13). Roma’da Pavlus’un yanında bulunan Luka, kitabın yazmanı olabilir.
“Koyunların büyük Çobanı,” ölümden diriltilmiş olan Rab İsa Mesih’tir. Mezmur 23:1’de Davut, “RAB Çobanımdır” dedi. Davut’un İbranicede kullandığı “RAB” kelimesi, Tanrı’nın ismi “Yahve” dir. Rab İsa Mesih, Yahve’dir. İsa’nın kendisi, “İyi Çoban Ben’im” dedi (Yuhanna 10:14).
İsa Mesih, “Ebedi antlaşmayı sağlamış olan kanda” ölümden diriltildi. Yeni Antlaşma’nın ebedi (עולם ) bir antlaşma olacağı, Yeremya 32:40 ve Yeşaya 61:8 ayetlerinde bildirildi. İsa Mesih, “Kefaretle ebedi kurtuluşu elde etmiştir” (İbraniler 9:12). Antlaşmada Tanrı, “‘Onların günahlarını ve kanun tanımazlıklarını bir daha asla anımsamayacağım.’” diye vadetti (İbraniler 10:17). Mesih, bu ebedi antlaşmayı yürürlüğe alan kendi kanında diriltildi. Yuhanna, dirilmiş olan Mesih’i vahiyde gördüğü zaman, kesilmiş kurban gibi duran bir Kuzu gördüm. dedi (Vahiy 5:6). İsa, bu dünyaya döneceği zaman kana batırılmış bir giysiyle giyinmiş olarak dönecek (Vahiy 19:13).
Ayet 21’de anlamlı bir kelime tekrarı var: “Kendi isteğini yapasınız diye sizi her iyi işte donanımlı kılsın. Kendisini memnun edecek olanı, İsa Mesih aracılığıyla sizde yapsın.” Biz, Tanrı’nın isteğini yapabiliriz çünkü Tanrı, Kendisini memnun edecek olanı bizde yapıyor.
Mesih’e sonsuza dek yücelik olsun!
22Size rica ediyorum, kardeşler, yakarışla yaptığım bu öğüt sözünü hoş görün. Çünkü size kısaca yazdım. 23Timoteos kardeş, salıverilmiştir; haberiniz olsun. Yakın zamanda gelirse kendisiyle beraber sizi göreceğim. 24Bütün önderlerinizle bütün kutsallara selam söyleyin. İtalya’dan olanlar size selam söylüyorlar.
Yazar Roma’da hapsedilmiş ise, “İtalya’dan olanlar,” yanına gelmiş olan kardeşler olabilir.
25Lütuf hepinizle olsun. Amin.