Özet
Yedinci bölümün sonunda yazılan kriterlere uyan bir Başkâhinimiz vardır. Yeryüzünde olan bir çadırda veya Yasa antlaşmasına göre görev yapan bir Başkâhin değildir. Göklerde ve daha iyi bir antlaşmaya göre görev yapıyor. Tanrı eski antlaşmayı kusurlu buldu, çünkü İsrail eski antlaşmaya sadık kalmadı. Tanrı’nın yaptığı Yeni Antlaşma, halkıyla derin ve sağlam bir ilişki sağlayacak. Bu yeni antlaşma eski antlaşmanın yerini aldı. Eski antlaşma yürürlükten kaldırıldı.
1-2Söylenilen sözlerin ana noktası şudur: göklerde Azamet’in tahtının sağında oturmuş, kutsal yerlerin ve asıl çadırına Hizmetkârı olan böyle bir Başkâhinimiz vardır. Bu çadırı, insan değil, Rab kurdu.
a “asıl çadır” : bkz. ayet 5
Bu ayetlerle kitabın yazarı, 4:14 – 5:10 ve devamı olan 6:20 – 7:28 ayetlerinde konuştuğu konunun – İsa’nın başkâhinliği konusunun – özetini veriyor. Yazar, İsa’nın başkâhin olduğunu 3:1; 4:14-15 ve 5:5 ayetlerinde ifade etti. 7:26 ayetinin sözüne göre “böyle bir başkâhin…bize uygundu.” Şimdi incelemekte olduğumuz sekizinci bölümün ilk sözüne göre, “böyle bir başkânimiz vardır.” Başkâhinimiz İsa Mesih, Baba’nın sağında oturmaktadır; bunu 1:3 ayetinde de okuduk.
3Her başkâhin bağış sunuları ve kurbanlar sunmak için atanır. Bu yüzden bizim Başkâhinimiz’in de sunacak bir şeyi olmasının zorunluluğu vardır.
Sunular ve kurbanlar sunmak bir başkâhinin görevidir. Buna göre Mesih’in de bir sunu sunmasına gerek vardı. 7:27’de yazarın dediği gibi, “İsa, kendisini sunmakla bunu tek bir kez yaptı.” Bu konu, sonraki bölümlerde daha fazla açıklanacak.
4Eğer yeryüzünde olsaydı, kâhin olmazdı. Çünkü Yasa’ya göre bağış sunuları sunan kâhinler vardır. 5Musa çadırab şekil vermek üzereyken, kendisi şöyle uyarıldı: “Bak,” Tanrı diyor, “her şeyi dağda sana gösterilen kalıba göre yapacaksın.” Böylece kâhinler göksel gerçeklerin örneği ve gölgesi olan bir çadıra hizmet ediyorlar.
b Bu çadır, Musa’ya verilen Yasa’da Tanrı’nın İsrail için emrettiği toplumsal ibadet yeriydi. Bu ibadet yeri, Tanrı’nın göksel huzurunu (“asıl çadırı,” ayet 1-2) resmediyordu. Bkz. İbraniler 9:1-12.
İbraniler yazarının bahsettiği kâhinler, eski antlaşmaya göre kâhin olanlardı. Önceki bölümün 11-12 ayetlerine göre, bu kâhinliğin yerine Mesih’in kâhinliği gelmiştir. Mesih’in hizmet yeri göklerdedir (bkz. ayet 1-2). Yasa’nın emrettiği buluşma çadırı ve sonra yapılan tapınak sadece göksel çadırı resmeden mekânlardı.
Mesih’le ilgili olarak İbraniler yazarı net bir şekilde şunu söyledi: “Eğer yeryüzünde olsaydı, kâhin olmazdı.” Tanrı, eski kâhinliği kaldırdı fakat yeryüzüne ait yeni bir kâhinlik kurmadı. Mesih, insanın değil, Rab’bin kurduğu asıl çadırda, Tanrı’nın huzurunda kâhinlik hizmeti yapıyor. Bugün kiliselerde Tanrı’nın atadığı veya kullandığı ayrı bir kâhinlik sınıfı yok. Aynı şekilde, bugün hiçbir kilise binası bir tapınak değildir. Bugün Mesih’te olan her imanlı ruhsal anlamda bir kâhindir ve imanlıların kendileri ruhsal bir tapınaktır (1. Petrus 2:5).
İbraniler kitabının yazılışında Yeruşalim’deki tapınak işlerinin hâlâ faaliyette olduğunu dördüncü ayetten anlıyoruz. Bu tapınak, İ.S. 70 yılında Roma ordusu tarafından yıkıldı. İbraniler kitabının 70 yılından önce yazılmış olduğu, böylece dördüncü ayetten bellidir.
6Ama şimdi bizim Başkâhinimiz, daha iyi vaatlere dayalı olarak yürürlüğe alınmış daha iyi bir antlaşmanın Aracısı olması derecesinde, daha mükemmel bir hizmete kavuşmuştur.
Bu ayet, kitabın esas mesajına – Mesih’in kanıyla yürürlüğe alınan Yeni Antlaşma’nın üstün olması gerçeğine – köprü oluyor. Bu ayete göre, Yeni Antlaşma’nın üstün olması derecesinde Mesih’in kahinlik hizmeti üstündür. Yeni Antlaşma’nın vaatleri, Yasa antlaşmasının vaatlerinden daha iyidir. Günahlı insan, Yasa’nın koşullarını tamamlayamadı. Yeni Antlaşma’nın vaatleri, bu bölümün devamında yazılıdır. Başkâhin olarak İsa Mesih, Yeni Antlaşma’nın Aracısıdır (ayrıca bkz. 9:15; 12:24).
7Çünkü bahsettiğimiz birinci antlaşma kusursuz olsaydı, ikinci bir antlaşmaya ihtiyaç olmazdı. 8Tanrı kusur bulduğu için halkına şöyle diyor:
“‘İşte, günler geliyor,’ diyor Rab. ‘İsrail evi ve Yahuda evi ile yeni bir antlaşma akdedeceğim; 9bu, Mısır’dan çıkarmak için onların elini tuttuğum gün atalarıyla yaptığım antlaşma gibi olmayacak. Çünkü onlar antlaşmamda kalmadılar ve Ben de bu yüzden onlara aldırış etmedim,’ diyor Rab.
Bu ayetler, eski antlaşmanın kusurlu olduğunu iki kez söylüyor. Benzer bir şekilde 7:19 ayeti, “Yasa hiçbir şeyi eksiksiz kılmadı.” der. Romalılar 7:12’de Pavlus’un dediği gibi, Yasa kutsal, buyruk da kutsal, adil ve iyidir. O zaman eski antlaşmanın kusuru neydi? Yasa, kutsal bir standarttır. Fakat Yasa, günahlı insanın yüreğini değiştiremedi.
Ayet 8-12’de bulunan alıntı, Yeremya 31:31-34’ten geldi.
10 ‘Çünkü o günlerden sonra İsrail evi ile yapacağım antlaşma şudur’ diyor Rab: ‘Yasalarımı onların zihnine koyarak onların yüreğine yazacağım. Onların Tanrı’sı olacağım ve onlar Benim halkım olacaklar. 11Rab’bi tanı diye kimse yurttaşını ve kimse kardeşini eğitmeyecek. Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar hepsi Beni tanıyacaklar. 12Çünkü kötülüklerine karşı lütufkâr olacağım, günahlarını ve kanun tanımazlıklarını bir daha asla anımsamayacağım.’”
8:6 ayetine göre, Yeni Antlaşma daha iyi vaatler üzerine kuruldu. Bu vaatler yukarıdaki ayetlerde belirtiliyor:
(1) Rab, kanunlarını halkının zihinlerine koyacak ve yüreklerine yazacak.
(2) Rab, İsrail’in Tanrısı olacak ve İsrail O’nun halkı olacak.
(3) İsrail halkının her bireyi Rab’bi tanıyacak.
(4) Rab, halkının günahlarını bir daha anımsamayacak.
Özet olarak, (1) Rab’bin kanunları içsel olacak, (2) Tanrı-halk ilişkisi karşılıklı olacak, (3) her İsrailli Rab’bi tanıyacak ve (4) Rab, halkının günahlarının hesabını bir daha tutmayacak. Dördüncü vaat “çünkü” sözcüğüyle başlıyor: “‘Çünkü kötülüklerine karşı lütufkâr olacağım, günahlarını ve kanun tanımazlıklarını bir daha asla anımsamayacağım.’” Dördüncü vaat, diğer üç vaadin gerçekleşmesine kapı açıyor. İsrail’in kötülüklerine karşı Rab’bin gazabı yatıştırılmış olacak (ὅτι ἵλεως ἔσομαι ταῖς ἀδικίαις αὐτῶν). Mesih’in kanı aracılığıyla Tanrı’nın adil gazabı yatıştırılacak. İsrail’in kötülüklerine karşı Tanrı lütufkâr olacak.
Eski antlaşmanın vaatlerinden daha iyi olan bu vaatlerin dördü, bir ilişki paketi oluşturuyor. Yeni Antlaşma daha iyi bir antlaşmadır. Çünkü Mesih’in ölümü aracılığıyla Yeni Antlaşma, Tanrı ve halkı arasında yakın bir ilişki sağlıyor. Tanrı’nın isteği ve tasarısı budur.
Peki, bu Yeni Antlaşma'nın vaatleri bugün ne derecede gerçekleştirilmiştir? Gerçekleşmeleri için Mesih'in ölümü gerekiyordu. Ölümünün işinin tam ve yeterli olduğunu, Mesih’in ölümden dirilişi kanıtlıyor. Ama bu vaatlerin gerçekleşmesi için İsrail’in Mesih’e iman etmesi de gerekiyor. Ulus olarak İsrail henüz iman etmedi. Romalılar 11:26 ve Zekeriya 13:8-9 ayetlerine göre o gün gelecek. O zaman İsrail’e verilmiş olan bu vaatler tamamlanacak. Ama Efesliler 3:1-6 ayetlerinde Pavlus’un anlattığı gibi, diğer uluslar da, şimdi, Mesih’te Tanrı’nın vaadinin bereketlerine paydaş olmuşlardır. Bugün her gerçek imanlıda Tanrı’nın kanunları içsel olmuştur. Rab’bi tanımayanlar da vicdanla Tanrı’nın kanunlarının farkındadırlar (Romalılar 1:32; 2:15). Ancak her gerçek imanlının yüreğinde Tanrı’nın sözüne yönelik itaat var (Romalılar 6:17 [eski çeviri]; 2. Korintliler 3:3). Tanrı-halk ilişkisi karşılıklı oldu (1. Petrus 2:10), her gerçek imanlı RAB’bi tanıyor (1. Yuhanna 5:20) ve RAB, gerçek imanlıların günahlarının hesabını tutmuyor (Romalılar 5:1; 1. Petrus 2:24). Böylece bugün bütün uluslarda Mesih’e iman etmiş olanlarda, Yeni Antlaşma’nın vaatlerinin ruhsal bereketleri gerçekleştirilmiştir.
13 “Yeni” demekle birinicisini eski kılmıştır. Eskiyen ve yaşlanan ortadan kaybolmaya yakındır.
Yeremya peygamber aracılığıyla Rab, “yeni bir antlaşma” yapacağını söyledi. “Yeni” kelimesini kullanmakla Yasa antlaşmasını “eski” saydı. Eski bir şey, zamanı fazla uzatılmadan kaldırılır. Buna göre Yeremya’nın zamanından beri, Yasa antlaşmasının yürürlükten kaldırılacağı belli olmuştur.