Özet
Birinci bölümün devamı olarak ikinci bölümün ilk dört ayeti bir uyarı veriyor: melekler aracılığıyla gelen Yasa'nın sözü ihlal edilmez; buna göre meleklerden üstün olan Tanrı Oğlu aracılığıyla gelen kurtuluş sözüne kulak vermek ne denli gereklidir.
İlk dört ayetten sonra ikinci bölüm Tanrı Oğlu’nun insan olması gerekliliğini anlatıyor. Bunu anlatmak için Tanrı’nın Aden Bahçesi'ndeki asıl planına dönüyor. Aden Bahçesi'nde Tanrı insana dünya üzerinde yetki verdi. Bu yetkiyi meleklere vermedi. İnsanın günahına rağmen Tanrı bu plandan vazgeçmedi. Planını gerçekleştirmek için ebedi Oğlu'nu bu dünyaya gönderdi. Dünya üzerindeki yetkiyi insan olarak gelmiş Tanrı Oğlu’na verecek. Bu Kişi'nin ölümüyle diğer insanların günah bedeli ödenir ve böylece onların da tekrar bu yetkiye sahip olmaları için kapı açılır.
Kitabın okurlarının akıllarında Musa’ya verilen Yasa var. Bu ikinci bölümün sonunda kitabın yazarı Yasa'nın kritik bir maddesiyle bağlantı kuruyor: kahinlik. Tanrı Oğlu, insan olarak geldiği için merhametli bir başkahin olabilir. Başkahin olarak halkın günahları için Tanrı’nın gazabını yatıştıran kurban sunumunu sağlayabilir. Denendiği için denenen insanlara yardım edebilir.
1Bundan dolayı akıntıya kapılmayalım diye zihnimizi duyulmuş şeylere çok daha dikkatlice çevirmemiz lâzım.
Bu bölümün başında bulunan “Bundan dolayı” sözü 1:2 ayetinin sözüne dönerek bağlantı kuruyor: Tanrı bize Oğlu'nda konuştuysa, duyulan şeylere dikkat vermemiz lazım. Bu ayette kitabın ilk uyarısı bulunuyor. “…akıntıya kapılmayalım” sözüne göre tehlikeli bir akıntı var. Hitap edilen “biz” 1:1-2’ye göre Yahudiler’dir ama hitap edilen her Yahudi gerçek Mesih inanlısı olmayabilir. “Duyulmuş şeyler” 1:2’ye göre Tanrı’nın Oğlu'nda konuştuğu şeylerdir. Bu şeyleri duyan kişi Tanrı’nın sözünü dikkate almazsa mevcut akıntı onu alıp götürür. Bu akıntının eski antlaşmaya bağlı kalma baskısı olduğu, ikinci ayet ve önümüzdeki bölümlerden anlaşılacak.
2Çünkü melekler aracılığıyla bildirilmiş söz sabit olup her suç ve itaatsizlik adil karşılık aldıysa, 3bu denli büyük kurtuluşu umursamazsak biz nasıl kaçacağız? Bu kurtuluş ilk olarak Rab aracılığıyla bildirilmeye başlandı ve onu duymuş olanlar tarafından bize teyit edildi. 4Belirtiler, harikalar, çeşitli mucizeler ve Kendi isteğine göre Kutsal Ruh’un dağıtımlarıyla Tanrı da buna tanıklık etti.
Yahudilerin bildiği gibi, melekler aracılığıyla duyurulan Yasa'ya karşı gelen kişiye ciddi yargılar geldi. Buna göre, beden almış Rab’bin Kendisi tarafından duyurulan büyük kurtuluşu önemsemeyen kişinin durumu daha kötü olur. Mesih’ten duyulan şeyler, önce elçiler tarafından, sonra onlar aracılığıyla İbraniler mektubu yazarı ve okurları tarafından duyuldu.
Kıyaslayın:
“melekler aracılığıyla bildirilmiş söz sabit [Grekçe “βέβαιος”] olup”
“Bu kurtuluş ilk olarak Rab aracılığıyla bildirilmeye başlandı ve onu duymuş olanlar tarafından bize teyit edildi” [Grekçe “ἐβεβαιώθη”]
“Sabit” ve “teyit edildi” sözcükleri aynı Grekçe kökten geldiler. Melekler aracılığıyla konuşulan Kutsal Yasa nasıl sabit olduysa İsa tarafından konuşulan ve elçilerin ilettiği kurtuluş sözü sabit oldu.
Tanrı bize Oğlu'nda konuştuğu zaman (1:2), kurtuluşla ilgili bir mesaj verdi. 1:14 ayetinde de bahsedilen bu kurtuluş 1:3 ayetinde net şekilde ifade edildi: Oğul “günahlarımızın arınmasını [sağladı].” Bu ikinci bölümün 10. ayetinin “birçok oğulu yüceliğe getirirken…” sözlerine göre kurtulan insanlar Tanrı tarafından yüceliğe getirilecek.
Tanrı, henüz yazılmamış sözü hakkında, mucizeler ve Kutsal Ruh’un verdiği armağanlar aracılığıyla tanıklık etti.
5Çünkü bahsetmekte olduğumuz gelecek dünyayı meleklerin yetkisi altına koymadı
İbraniler yazarı “bahsetmekte olduğumuz gelecek dünya” ifadesini kullandı. Yazar bu noktaya kadar hangi ayetlerde gelecek dünya konusuna değindi? Gelecek dünya 1:2 (“O’nu her şeyin mirasçısı olarak atadı”), 1:8 (“taht,” “krallık,” “asa,”), 1:9 (Tanrı’nın meshettiği Kral) ve 1:13 (“düşmanlarını ayaklarına iskemle olarak koyana dek”) ayetlerinde bahsedildi. 1:6 (“İlk Doğanı yeryüzüne tekrar getireceği zaman…”) ayetinde kullanılan “yeryüzü” ve 2:5 ayetinde kullanılan “dünya” sözcüklerinin Grekçesi aynıdır. Bu Grekçe kelime İbraniler kitabında yalnız bu iki ayette bulunuyor. Söz konusu kurtuluşun bereket sahnesi gelecek dünyadır.
6ancak biri bir yerde şöyle tanıklık etti: “İnsan nedir ki onu anasın veya insanoğlu nedir ki onunla ilgilenesin? 7Onu meleklerden biraz aşağı alçalttına. Yücelik ve onur tacını ona giydirdin, onu ellerinin işleri üzerine atadın. 8Her şeyi onun ayakları altına koydun.” Çünkü Tanrı her şeyi insanın ayaklarının altına koyduğu zaman, insana bağımlı kılınmamış hiçbir şeyi bırakmadı. Ancak şu an her şeyi insana bağımlı kılınmış olarak henüz görmüyoruz.
a“Onu meleklerden biraz aşağı alçalttın” ya da “Kısa zaman için onu meleklerden aşağı alçalttın”
İbraniler yazarı 6-8 ayetlerinde kullandığı alıntıyı sunarken “ancak biri bir yerde şöyle tanıklık etti” diyor. Eski Antlaşma yazılarını bilen her Yahudi bu alıntının 8. Mezmur'dan geldiğini ve Davut tarafından yazıldığını bilirdi. Neden İbraniler yazarı “biri bir yerde şöyle tanıklık etti” diyor? Tanrı Davut’u kullandı ama Davut sadece bir insandı. Alıntının dediği gibi, “İnsan nedir ki onu anasın veya insanoğlu nedir ki onunla ilgilenesin?” Diğer insanlar için geçerli olduğu gibi, her şeyin Davut’a bağlı kılındığını da görmüyoruz. Kitabın Yahudi okuru kurtuluş umudunu Davut’a bağlamamalıdır.
Gelecek olan dünya meleklerin yetkisi altında olmayacak. Yaratılış haftasında “Tanrı, ‘Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım’ dedi, ‘Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun’” dedi (Yaratılış 1:26; Kutsal Kitap). Tanrı’nın bu asıl planına göre insan bu dünya üzerine yetkili olacaktı. Sekizinci Mezmur ve o Mezmur'dan gelen İbraniler 2:6-8 ayetlerindeki alıntıdan anlıyoruz ki Tanrı asıl planından vazgeçmedi. “Ancak şu an her şeyi insana bağımlı kılınmış olarak henüz görmüyoruz” sözünden gelecekte her şeyin insana bağımlı kılınacağını da anlıyoruz. Gelecekteki dünya insanın yetkisi altında olacak. Ama günahın getirdiği ruhsal ölüme mahkûm olan insan bu dünyada nasıl yetki sahibi olabilir? Bu problemden dolayı bu dünyayı insanın yetkisi altında henüz göremiyoruz. Tanrı’nın asıl planının gerçekleşmesi için insanın günahı ve bu günahın getirdiği ruhsal ölüm için bir çözüm gerekiyor.
“Her şeyi onun ayakları altına koydun.” (Mezmur 8’den alıntı).
“Tanrı her şeyi insanın ayaklarının altına koyduğu zaman, insana bağımlı kılınmamış hiçbir şey bırakmadı. Ancak şu an her şeyi insana bağımlı kılınmış olarak henüz görmüyoruz” (İbraniler yazarının anlatımı). İbraniler yazarı argümanını 8. Mezmur'da bulunan tek bir kelimeye (Grekçe “πάντα,” Türkçe “her şeyi”) bağlıyor. İbraniler yazarı Mezmur'un her bir kelimesinin Tanrı’dan ilham olduğuna inanıyordu. Kutsal Kitabın her bir sözüne güvenebiliriz.
9Ama Tanrı’nın lütfuyla herkes için ölümü tatsın diye meleklerden biraz aşağı alçaltılmışb olan İsa’yı, ölüm acısından dolayı yücelik ve onur tacı giydirilmiş olarak görüyoruz.
b“meleklerden biraz aşağı alçaltılmış" ya da “kısa zaman için meleklerden aşağı alçaltılmış”
Burada kullanılan “biraz” (Grekçe: “βραχύ τι”) kelimesi derece anlamında veya zaman anlamında kullanılabilir. Örneğin “βραχύ τι” ifadesi Yuhanna 6:7’de derece anlamında kullanılıyor (“az bir şey”) ve “βραχύ” sözü Elçilerin İşleri 5:34’te de zaman anlamında kullanılıyor (“kısa bir süre”).
Ebedi Tanrı Oğlu öncesizlikten beri yücelik ve onura sahipti (Yuhanna 17:5) ama insanın ölümünü Kendi üzerine alsın diye Mesih, kısa zaman için meleklerden aşağı kılındı. “İnsan görünümünde [bulunmuş]” Tanrı Oğlu (Filipililer 2:8), fidye olma görevini tamamladıktan sonra Tanrı’nın tasarladığı yücelik ve onur tacıyla insanlar adına giydirildi. Çektiği ölüm acısının sonucu olarak her şey İsa’nın ayakları altına konacak. Bu ayetle yazar 1:3’te bahsettiği konuya tekrar değiniyor: Tanrı Oğlu “günahlarımızın arınmasını [sağladı].”
Bu ayetler ayrıca 1:2 (“[Oğul’u] her şeyin mirasçısı olarak atadı”) ayetini açıklıyor.
10Çünkü birçok oğulu yüceliğe getirirken onların kurtuluşunun Reisi’ni acılarla tamamlaması, her şeyin varoluşunun sebebi ve var edeni Olan’a uygundu.
Mesih’in acı çekmesi “her şeyin varoluşunun sebebi ve var edeni Olan’a uygundu.” Neden? İsa’nın “yücelik ve onur tacı” giydirildiği gibi Tanrı birçok insanı yüceliğe kavuşturacak. Bu ayette bahsedilen kurtuluşa sahip olanlar Mesih’le beraber gelecek dünya üzerinde yetki sahibi olacaklar (bkz. Vahiy 2:26-27; 20:4). Ama bu dünya üzerinde atamız Adem’in kaybettiği yetkiye tekrar sahip olabilmeleri için Adem’in soyunun günahının ölüm bedelinin ödenmesi gerekir. Bunun için Mesih’in acı çekmesi Tanrı’ya uygundu. Tanrı’nın adaletinin sağlanması için İsa’nın ölümü gerekliydi. Kurtarıcı olarak İsa’nın yetkin kılınması ölümünü gerektirdi. Ölümü olmadan İsa Kurtarıcımız olamazdı.
İsa “herkes için ölümü” tattı (ayet 9). Tanrı “birçok oğulu yüceliğe” eriştirdi (ayet 10). İsa her insan için öldü ama yalnız O’na iman edenler kurtuluyor.
İbraniler yazarı 2:1-4 ayetlerinin uyarısını destekliyor: melekler aracılığıyla verilen Yasa önemliyse, “yücelik ve onur tacı giydirilmiş” Rab İsa Mesih’in sağladığı kurtuluş sözünü önemli saymamız ne kadar gereklidir.
11Çünkü hem kutsal kılan hem de kutsal kılınanların hepsinin Bir’denc olmalarından dolayı onlara kardeşler olarak hitap etmekten utanmıyor. 12Şöyle diyor: “İsmini kardeşlerime duyuracağım. Topluluk içinde Seni ilahiyle öveceğim.” 13Ve tekrar, “Ben O’na güveneceğim.” Ve yine, “İşte ben ve Tanrı’nın bana verdiği çocuklar.”
c”Bir’den”: “Bir zattan” anlamına gelir
Kurtulan insanlar yüceliğe eriştirilen oğullar ve kutsal kılınanlardır. Mesih onlara “kardeş” diyor. Onlar Tanrı’nın Mesih’e verdiği çocuklardır. Biz Tanrı’nın eseriyiz. Mesih de insanlığında Tanrı’nın eseridir. Bunun için Mesih utanmadan insanlara “kardeş” ve “çocuk” diyebilir.
12. ayet Mezmur 22:22’den bir alıntıdır. Mezmur 22 Mesih’le ilgili bir Mezmur'dur.
13. ayette bulunan iki alıntı Yeşaya 8:17-18’in Septuaginta Grekçe çevirisinden geldi. Yeşaya 8’de Yeşaya peygamber Rab’be güvenmeyen İsrail halkı arasında Rab’be güveniyordu. Yeşaya’nın Rab’be yönelik güveni ve Yeşaya’nın çocukları Mesih’i ve Mesih’e ait olan insanları resmediyordu. “Tanrı’nın bana verdiği çocuklar” ifadesiyle Yuhanna 6:37-39 ve Yuhanna 17:6 ayetleri arasında bağlantı kurabiliriz.
14Bu çocuklar et ve kandan paydaş oldukları için O da benzer şekilde aynı şeylerden pay aldı ki ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılsın 15ve ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca kölelik boyunduruğu altında kalanların hepsini salıversin.
İnsanların günahlarının ölüm ücretini bizim yerimize alması için Mesih’in de “et ve kandan paydaş” olması gerekiyordu. Bu ayette bulunan “ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis” ifadesi “İblis insanları öldürebilir” anlamına gelmiyor. Bkz. Yasa’nın Tekrarı 32:39 (Kutsal Kitap): “Artık anlayın ki, ben, evet ben O’yum, Benden başka tanrı yoktur! Öldüren de, yaşatan da, yaralayan da, iyileştiren de benim. Kimse elimden kurtaramaz.” Ayrıca “ölüm gücüne sahip olanı” ifadesi fiziksel ölümden bahsetmiyor. İsa “İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılsın ve ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca kölelik boyunduruğu altında kalanların hepsini salıversin” diye et ve kandan pay aldı ama biliyoruz ki İblis etkisiz kılındığı halde imanlılar fiziksel olarak ölüyorlar. O zaman bu ifadenin anlamı nedir? Romalılar 5:21 ayetine göre, günah ölümde hüküm sürdü. Ruhsal ölüm nerede bulunursa günah, ve günahın arkasında İblis, hüküm sürüyor. Ruhsal ölüm nerede bulunursa İblis gaspetmiş olarak güç sahibidir (bkz. Efesliler 2:1-2; 1. Yuhanna 5:19). İsa insanların ölüm yargısını Kendi üstüne aldığı zaman İblis'i “etkisiz [kıldı].” Kurtulan insanlar ruhsal ölümden kurtuldular. İblis kurtulanlar üzerine güç sahibi değil.
Kurtuluş olmazsa fiziksel ölümden sonra yargı ve mahkumiyet her insanı bekliyor. Bunun için insanlar fiziksel ölüm korkusunun baskısı altında yaşıyorlar. Mesih insanların hak ettiği yargıyı Kendi üstüne almakla kurtulanları ölüm korkusundan özgür kıldı.
16Çünkü meleklere yardım etmediği ancak İbrahim’in soyuna yardım ettiği kesindir.
Mesih meleklerle ilgilenmek için gelmedi; İbrahim’in soyuyla ilgilenmek için geldi. Buna göre anlarız ki İsa melek olmadı ve melekleri kurtarmak için gelmedi.
17Bundan dolayı, halkın günahlarına kefaret sağlaması için Tanrı’ya yönelik gereklerle ilgili olarak merhametli ve sadık bir başkahin olsun diye, her yönden kardeşlere benzemeliydi. 18Çünkü denenmiş olmakla Kendisi zorluk yaşadığı için, denenmekte olanlara yardım edebilir.
İsa’nın insan olmasının diğer bir amacı, insanlar için başkâhin olabilmesiydi. Ölümünün insanların günahlarının kefaretini sağlaması için kâhin olarak Tanrı’ya kanını sunması gerekiyordu. İnsan olduğu için merhametli ve denemelerimizde yardım eden bir kâhindir çünkü Kendisi de denendi. Bu ayetlerdeki gerçekler bütün imanlılar için de geçerli olduğu halde, unutmamalıyız ki kitabın yazarı Yahudilere hitap ediyordu: “halkın günahlarına kefaret sağlaması için.” İsa Mesih’i “başkâhin” olarak tanıtmakla kitabın yazarı Yahudilerin bildiği eski antlaşma kâhinlik sistemi konusunu da açıyor.
18. ayet bu bölümün konusunu genişletip 4:14-16 ayetlerine doğru bakıyor.